Öldürücü 7 Gün #7 Vizeler is COMING

Merhaba dünyalılarım. Başlıktan da anlayabileceğiniz gibi yılın en en çok sevdiğim (!) zamanlarından biri geldi. YİNE.

(Zaten @elena.studies  hesabımı takip ediyorsanız bir haftadır ağladığımı görüyorsunuzdur😂)

Kalbim bir taraftan alttan aldıklarıma bir taraftan şu an gördüğüm ve bir taraftan da gelecek derslere ağlarken sanırım kitaplar ve fotokopiler arasında boğulmuş olarak yazacağım bir gün. 

Hatta şöyle bir acı durum var hem beş kredilik hem de yedi kredilik bir de iki kredilik üç dersimin vizesi aynı gün. Heralde haftaya perşembe günü beni okuldan ambulans ile götürecekler eve.


Onun haricinde sporu bıraktığım gibi bir koli tutku ve pop kek sipariş ettim. Hayatıma minik bir panda olarak devam edeceğim gibi gözüküyor. Hatta ilk hedefim evden yuvarlanıp okula gidebilmek. (Ne kolisi ya diyorsanız aha şu yazıma bakarsanız bunun bir benzerini sipariş etmiştim)


Sonra bir de sınıftan üç arkadaşıma ifşalandım mı diyeyiim yoksa beni sıkıştırdılar söyledim mi diyeyim. Öyle bir şeyler. (BURADAN ONLARA SELAM SÖYLEMEK İSTİYORUM AJUN ABİ.)

Bu aralar bir şeyler vardı epey ama.. unuttum şimdi. Neyse şu vize haftası dolasıyla benim yazılarıma yorum yapan değerli dünyalılarımın yorumlarına dönemeyeceğim ve bir süre blog okuyamayacağım. Ama dönünce sizi yorumlara boğacağım.

Söz!

Kendinize dikkat edin dünyalılar!

Bu arada çekilişe katılmayı unutmayın!!

Buyrun tık.

Blog Mecrasında Nefret Ettiğim Tipler

Şimdi söyleyeceklerimin hepsi meclisin dışındadır o yüzden eyy blog arkadaşlarım beni linç etmeye kalkmayın.
Neredeyse iki yıldır burada bir yıldır da İnstagram'da aktif şekilde bloggerlık yapmaktayım dermişim. Zamanlar doğru ama cümleyi öyle devam ettirmek saçma olmadı mı ya. Bu kadar uzun zaman buralarda takılınca epey insan gözlemlemeye fırsatım oldu. Şimdi huzurlarınızda hiç haz etmediğim blogger tipleri!


Fenomenliktegözümyokamaolsadafenaolmazımcılar




Ayırt edici özellikleri paylaştıkları gönderiyi defalarca her alanda tekrar ve tekrar 'Yeni yazıııı, yeni videooo, yeni gönderii' şeklinde paylaşmaları ve yeterli etkileşimi alamadıkları zaman öleceklerini düşündüklerinden onları keyifle takip eden kişilere her seferinde 'Ytr ya bu kdr kişi göryr bu beğniyi mi hak edyrm ben!! Kptcm blogu!!!' gibi tehditler savurarak hayatı zindan ederler.


Ömürleri çok uzun değildir. Zira bu kadar tehdidi kaldıramayan takipçi 'Takibi bırak' butonuna basmaktan hiç çekinmez ve kendini bu işkenceden bir an önce kurtarır. Takipçilerinin giderek azaldığını ve tehdidlerinin bir işe yaramadığını fark eden fenomenliktegözümyokamaolsadafenaolmazımcılar kendilerine bunu yediremezler ve büyük bir kısmı blog hesaplarını (instagram için) kişisel hesaba çevirirler.


Emekveriyoruzuslar

Emekveriyoruzusların en göze batan özelliği sürekli çektikleri onlarca fotoğrafları onları takip edenlerin gözüne sokmalarıdır. Bloglarında sürekli 'Ben bu kadar zaman harcıyorum bir beğenip, yorum yapmaya, paylaşmaya üşeniyorsunuz.' demeleridir. Kendi çevrelerine de aynı fikri sürekli empoze etmeye çalışmaları çok rastlanılan bir tavırlarıdır.


Emekveriyoruzuslar'a yapılması gereken en mantıklı şey yaptığı hobiyi seven bir grup blogger tarafında kenara çekilip linç edilmesidir. Yoksa nesilleri kolay kolay tükenmez ve susmazlar da. Sadece kendileri emek veriyormuşçasına davranmayı severler.


Beleşmalalmakiçinkırktaklaatangiller



Bu türe mensup üyelerin yaptığı işle, yazdığı yazılarla, yazım kurallarıyla uzaktan yakında bir ilişkisi olmamakla birlikte bloggerlığı 'bedavaya ürün almak' olarak tanımladıklarından ötürü buldukları her firmaya günlerce aynı yazıyı defalarca atıp firmayı canından bezdirme kapasitesine sahiptirler. Genel özellikleri sürekli popüler kültür olmuş kitapları okuyup (ya da okumuş gibi yapıp) hiçbir fikri olmasa bile durmadan övüp kahvenin, çikolataların yanında fotoğrafını koymak olmakla birlikte aynı zamanda bir mantığı olmayan ürünleri bile sırf bedavaya geldiği için övebilme kapasitesine de sahiptirler.


Takipçiarttırmakiçinruhunusatanuslar



En çok uzak durulması gereken aynı zamanda en iğrenç türlerden biridir. Tek dertleri daha iyi sponsorluk ve para olup kendilerine doğruluğu gerçek olmayan etiketler yapıştırmakta, çevrelerindeki masum takipçileri kolayca kandırabilmektedirler. Yaptıkları elle tutulur bir şey olmamakla beraber kendilerine inanan saf takipçiler buldukça daha çok para kazandıracağını inandırdıkları diğer mecralara da giriş yapma özgüvenini kendilerinde bulabilmektedirler. Buldukları her bloggera kendilerini paylaşması ve tanıtması için yalvarabilmektedirler.

Çok fazla büyümeden ortadan kaldırılmaları gerekmektedir. Zira biraz olsun büyürlerse fazlaca yüzsüz ve gereksiz olabilmektedirler.



Kapataçkapataçbozdunuruslar


Heveslerine göre hareket eden bu tür an gelip hevesleri kaçması üzerine bloglarını sürekli açıp kapamaktadırlar. Ve her seferinde bir daha gitmeyeceklerine, çok düzenli paylaşım yapacaklarına kendilerini ve onları takip eden üç beş kişiyi inandırabilmektedirler.

Çok silik bir tür olup zamanla unutulup giderler.

SPAMSPAMSPAMgiller



Bu tür genelde blogger mecrasına hiçbir fikri olmadan girer. Ardından aldığı her kötü yorum ya da kötü mesajı ifşa ederek spam atılmasını ister. Bloggerlığın tehlikeli bir alan olduğunu fark edecek kadar gelişmemiş bir tür olup, tahammül seviyelerinin çok düşük olması genel  bilinen özelliklerinden bir tanesidir.

Gizemusurlar


Bu türün ne yaptığını bilim adamları tam olarak anlayamamıştır. Zira her şeylerini gizlemek biraz saçmadır blogger mecrasında. Burası paylaşım, aktarım alanıdır. Şasnları yaver giderse büyük kitlelere ulaşabilmektedirler fakat yine de kimse amaçlarını çözememektedir.


Bugünlük bu kadar dünyalılar kendinize iyi bakın! Umarım gülebilmişsinizdir. 



Okula Evden Tost Götüren Kız Mevzusu

Merhaba dünyalılar beni instagram'da takip edenler bilir (@elena.studies) okul dönemi başladığından beri öğle yemeklerimi evden hazırlayıp götürüyorum okula. Bir aydan fazla süre geçti. Sanırım bunun hakkında bir şeyler karalama vakti geldi.



İlk önce biraz gevezelik yapayım. Geçen yaz makarna salatası yaptım ve koca bir borcam dolusu salatanın bana maliyetinin 15 lira bile olmadığını fark edince kafamda şimşekler çaktı açıkçası.

Şimdi şöyle ki çok yemek seçerim. Ailem beni -asla- şımarık büyütmedi, her şeyi yedirdiler ve o zamanlar yemek zorunda olduğum için hoşuma gitmese bile tatları yedim. Tabi büyüdüğüm zaman o zorunluluk kalktığından dolayı özellikle sebzeden elimi eteğimi hepten çektim.

Millet büyüdükçe sağlıklı olmaya çalışır, spora falan başlar benim yaptığıma bakın ya.


Bu yemek seçme muhabbetim yüzünden yemekhanede de yiyebileceğim çok az yemek çıkıyor. Hal böyle olunca bende üniversite etrafındaki kafelere yöneldim. Zaten şöyle bir durum var okulumuzun tüm gün olduğu en fazla üç gün var haftada diğer iki gün ya sabahtan ya öğleden sonra tek ders. O iki gün de ben dışarıda yemek yeme ihtiyacı duymuyorum açıkçası.

Okul etrafındaki kafelerdeki yemek fiyatları 10-18 lira civarı. Bende her ay bir 200 lira sadece okul yemekleri için kenara para ayırmak durumunda kalıyordum.


Bu kadar paranın yemeğe gitmesi açıkçası üzücü bir durum hele ki bir de yemek konusunda becerikli biri iseniz. Böylece bu işe bir el atmaya karar verdim.



Yemek Kutusu


İhtiyacınız olan ilk şey (tercihen koku geçirmez ama yoksa da diğerlerinden de olur) bir beslenme kutusu.
                                                      Benim kullandığım yemek kutusu

Bunda dikkat etmeniz gereken özellik çantanıza rahat girmesi ve sızdırmaz olması bence. Çorba götüreceğimizden değil de ne olur ne olmaz işte.

Çatal konusunda da bir çatal bir kaşık alıp buzdolabı poşetine koyarsanız inanın bir şey olmuyor.

İçine koyacaklarımıza gelmeden önce bir tane de avucunuz kadar olan saklama kaplarından alırsanız çok iyi olur. Onun içine ceviz, fındık, kuru kayısı, çeşitli kuru yemişler koyarak teneffüslerde tüketebilirsiniz. İnanın efsane tok tutuyor.

İçecek Meselesi

Bir de içecek meselesi var. Ben bunu toptancıdan bir koli meyve suyu alarak çözüyorum. 27 tanesi 20 liraya bile denk gelmiyor dışarıdaki fiyatlara kıyasla yine uyguna geliyor.
Kış meyveleri tezgahlarda yerini alır almaz annemi evde bana doğal meyve suyu yapması konusunda da ikna ettim. Evde katı meyve sıkacağı var sonuçta havuç,elma ve nardan oluşan bir atom yapıp götürsem harika olmaz mı sizce de? Fen lisesindeyken kantincimiz kışın taze meyve suyu sıkıp satardı. Bu fikir de aklıma oradan geldi.

Yemeklere geçmeden önce son olarak bir de termos meselesine değinmek istiyorum. Gerçekten lise üniversite fark etmez okulda o abuk sabuk üçü bir aradalara harcadığımız paranın haddi hesabı yok. Ben çok tercih etmiyorum ama arkadaşlarımla ne zaman bir kafeye gitsek istemediğim halde bana da alıyorlardı. Termos kupalar konusunu epey araştırdım hatta geçen sene de bakmıştım fakat istediğim gibi bulamamıştım. Ama bu sene Korkmaz yeni bir seri çıkardı onu görür görmez aldım. Size tavsiyem bir termos kupa edinmeniz ardından çekilmiş ya da çözünebilir kahve tüketmeniz.

Şimdi asıl mesele 'Okula ne götüreceğiz?' sanırım.


Sandviç çeşitleri


Ben evde anneme zeytin ezmesi yaptırıyorum, salam, krem peynir, sürebilir çikolata, fındık ezmesi alıyorum. Daha sonra salatalıklı-zeytin ezmeli, krem peynirli- salamlı, üçgen sandviçler yapıp plastik jelatine sarıyorum. Ama ben tost ekmeği kullanıyorum siz daha sağlıklı olmasını isterseniz tam tahıllı tost ekmeği kullanabilirsiniz. İç malzemesini sürmeden önce biraz tereyağı ile tavada, tost makinesinde ya da ekmek kızarma makinesinde kızartmanız tadını çok daha farklı yapıyor.

Aklımda sandviç ekmeği arasına ton balıklı, yumurtalı ya da tavuklu sandviç yapma fikirleri var da daha deneme fırsatı bulamadım.

Salatalar

Şimdi aklınıza yeşillikli salatalar da gelebilir hatta yapabilirsiniz. Haşlanmış tavuklu, ton balıklı salatalar fakat ben sevmiyorum. Bu yüzden makarna salatası ya da havuç salatası yapıyorum. Ha bir de semizotu salatası var benden beklenmeyecek kadar sağlıklı bir şey ama nedense tadına ayılıp bayılıp yiyorum.


Şimdi bana diyeceksiniz onlara dünya kadar mayonez koyuluyor ama. Evet konuluyor ama benim derdim uygun fiyata karnımı doyurmak, sağlıklı beslenmek çok değil açıkçası. Yine de siz bunları daha sağlıklı tariflere uyarlayabilirsiniz.

Hamur İşleri

Kuru kek türleri (tarçınlı,cevizli,kakaolu,vanilyalı,limonlu), kurabiyeler, poğaça türleri, sigara böreği, muzlu ekmek, elmalı kurabiye bunlar şu an aklıma gelenler.



 Direk ben ana yemek yerine koyuyorum bazen evde az kaldıysa tatlı niyetine bir tane kenara koyup makarna da yapabiliyorum. Sigara böreği  epey sarıp buzluğa attım mesela acil durumlar için orada bekliyor. Bir de üşenmesem sabah krep yapıp ya da pankek arasında çikolata sürüp koyacağım da...


Diğerleri


Makarna. Evet evden sabah makarna haşlayıp üstüne domates sosu, yoğurtlu sos ya da pesto sosu döküp götürebilirsiniz. Tek dikkat etmeniz gereken nokta sarımsak kullanmamak. Bir de köfte, hamburger yapıp götürmeyi düşünüyorum uzun süredir ama bir türlü hayata geçiremedim.


İşte bu kadar dünyalılar. Sorularınız varsa instagram'dan ya da iletişim formundan bana ulaşabilirsiniz. Yorum bırakırsanız mutlu olurum. Kendinize dikkat edin.

Eylül Gözdelerim'17

Sonbaharı sevmiyorum.

Sevmeyeceğim arkadaşım zorla mı?

Herkes tutturmuş bir sonbahar aşkı. Bırak sonbahar onların olsun; biz kışı, karı, güneşin olmayışını sevelim.


Neyse bugünlük atarımı da yaptığıma göre devam edebiliriz.

Nasılsınız dünyalılar? Bana soracak olursanız çok 'yoğunum'. Gerçi saat dokuza kadar hafta sonu yatakta dönüp İnstagram'da gezinmenin nesi yoğunluk oluyorsa. Bende anlamadım.

Ama hafta sonu neredeyse her gün (dersim dokuzda onda olsa bile ya da uykusuzluktan ölsem bile) düzenli olarak saat altıda kalktım. Okula gittiğimde 'Yuhuuum vaaağğğr.' diye arkadaşlarımın başını şişirmemiş gibi davranıyorum. -ehehe-

Böyle işte. Kulüp işleri, alttan aldığım derslere tek başıma çalışmam, dönem derslerine kafa patlatmam, ömrümü yiyen bir grup küçük erkek kardeş (Sınıf arkadaşlarım olur kendileri cdjdj) ve ek olarak beni kızdırmaktan keyif alan bir erkek arkadaş.

Bu psikopatların arasında hayatta kalmaya çalışıyorum işte. (YALANDI. HEPSİNİ DOĞDUĞUNA PİŞMAN EDİYORDU)

Aslında çok daha fazla sevdiğim şey vardı ama bu kadarla sınırladım. Diğerlerini yazacağım öbür yazılara kitledim.

Ve bayanlar baylar huzurlarınızda Eylül Favorilerim!


Japon Kroketi



O yanındaki tartar sos yalnız. Evet biraz daha koyu olması gerekiyordu, biliyorum.
Yemek yapmak farklı bir şey bunu hobiye çevirmek farklı bir şey. Bana akşam annenin evde yaptığı yemekleri öğrenip, gelip demesinler 'Hobi olarak yemek yapıyorum.' Hobi olarak  yapmak yeni şeyler denemek, uyarlamalar yapmak ve bundan keyif almaktır. Bana göre en azından. 

İşte bu benim uydurduğum (?) bir uyarlama oldu. Zaten bu japon kroketlerini çok görüyordum animelerde. Yakında tarifini paylaşacağım inşallah. 

Bardak Altlıklarım


Ah aliexpress sen nelere kadirsin!

Beni buralarda uzun zamandır okuyanlar bilir, bir takıntım var. Şöyle ki herkeste olan, herkesin kullandığı şeyleri beğensem dahi satın almıyorum. İllaki farklı olacak. Popüler olan hiçbir yere gitmiyorum. (Bknz:Sıtarbaks mevzum)  Bende böyle bir deliyim işte.

Bir süredir bardak altlığı arıyordum. Bunları da bulunca hiç acımadım, gerçi biraz tuzlulardı ama olsun.

Hayır link bırakmayacağım. NO.


Faber-Castell Grip Keçeli Kalem Seti



İki jel kalem seti, üç tan de fine uçlu kalem setim olunca kalın uçlu kalemlere hasret kaldım. Epeydir bunun hayalini kuruyordum. Sonunda tam paramın olduğu sırada indirime de girdi, demeyin keyfime.



Tırnağım kırıldı ya. Görüntü kirliliği için üzgünüm.

Knock Knock Post-it Seti


Knock Knock markasının ürünlerine bayılıyorum. Fakat gelin görün ki Allah'ın cezası dolar kurları yüzünden bir öğrenci için aşırı pahalı.


Ama o kadar eğlenceli ürünleri var ki! Bunu da bayram indiriminden almıştım. Verdiğim para cidden gözüme batmıyor çünkü çok uzun süredir istiyordum.

Büyümek Diye Bir Şey Yok!




Neredeyse iki yıldır Sarah Andersen'in karikatürleri internette dönüyordu ama kitabı bir türlü çevrilmiyordu. Ve artık benim tam gözüm karamış 'Yetti be getirteceğim amazondan!' dediğim anda Pegasus Yayınları haberi patlatmıştı!


Karikatür kitaplarının kimine göre kötü yanı pahalı olmaları ve hemen okunup bitmesi. Ama ilk okumadan sonra ara ara açıp baktığınızda sizi güldürebilen kitaplardır bunlar. Ki herhangi bir sayfasını açıp yine ilk günkü keyifle okuyabileceğiniz kitap türü azdır bence.


İşte bu kadar sevgili dünyalılar. Demiştim çok favorim var bu ay ama bir kısmını 'Çalışma Düzenim' yazısına aktarmayı düşündüm. Hem az olsun öz olsun değil mi!

Kendinize iyi bakın!